Haber Yirmisekiz

Birinci ve ikinci dünya savaşları ile kurulan düzen eskidi. Yeni düzen veya düzenler kuruluyor. Düzen kurucular yine batı ülkeleri. Bir çok ülke yeni düzende kalabilmek için batılı emperyalist devletlerin kanatları altına girmeye çalışırken, bir kısım devletler ise varlık mücadelesi veriyor. Bu ülkeler emperyalist, saldırgan ve işgalci devletler birliği ile, her alanda çatışıyor. Yavaş yavaş tükendiklerinin dahi farkında değiller. Savunmaktan başka yöntem geliştiremediklerinden, kendilerini tüketmeyi amaçlayan devletlerden silah alıp, aynı devletlerin kurduğu engeller ile savaşıyorlar. Bu engellerin uluslararası adı “terör örgütü”. Varlığını sürdürmeye çalışan her ülkede bir veya daha fazla ateşli silahı olan terör örgütü, bir de ateşli silahı olmayan enflasyon terör örgütü, bu iki örgüt eş zamanlı olarak çalışır ve ülkeleri tüketirler ya da köleleştirirler. 

Bu duruma nasıl karşı gelinebilir? 

Emperyalistlerin yaptıklarını yapmak! Bir çoğunuz, onlardan ne farkımız olur? Diye düşünebilir. Gerçek öyle değil. Emperyalist devletler dünyaya nasıl yön veriyorlarsa aynısını yapmakla, bu devletlerle mücadele etmeli.  

Hiçbir emperyalist devletle, günümüzde savaşarak galip olunamaz! Ancak bir silah var ki, iyi kullanılırsa hepsi dize gelir. Bu silahı da en verimli ve etkili Türkiye kullanabilir. Bu konuda alt yapıya ve yetişmiş insan kaynağına sahip. “Film, dizi film, çizgi film, belgeseller” yanlış okumadınız! ABD tüm dünyayı ne ile işgal ediyor? Yıllarca vahşi batı adı altında “kızılderili katliamını” dünyaya nasıl parası ile sattı? Vietnamda ABD nin ne işi vardı? Binlerce Vietnamlı masum insanı katledişlerini dünyaya izlettiler? Ya Afganistan? Irakta yaptıkları? Güney Amerika’da uyuşturucuyla mücadele adı altında yaptığı sömürü? Bu filmlere birer Oscar ödülü verip, dünyanın iliklerini emmiyorlar mı? 

Artık Türkiye’de de duyarlı ve milli yapımcılar, oyuncular var. Yerel filmler doyuma ulaştı.  Şimdi mücadele zamanı; Kızılderili soykırımı ile ilgili filmler, belgeseller, çizgi filmler yapma zamanı. Vietnam’da işlenen zalimliğin filmleri yapılmalı. Afrika’yı nasıl köleleştirdikleri işlenmeli.  Nerde yapılmış bir zalimlik varsa, o zalimlik her kanaldan dünyaya yayılmalı. Yalansız, iftirasız sadece gerçekler belgeleriyle birliktegösterilmeli. İnsanlar, Amerika pasaportu kullanamayacak hale gelmeli. Hatta utançlarından evlerinden çıkamamalı.  

ABD pasaportu alan kişiler tüm dünyaya tecavüz edeceklerini düşünüyorlar. Trafik kazasında ölen Oğuz Murat ACİ Eylem’i de öyle değil mi? ABD pasaportun varsa, sana her şey caiz. Her suçtan muafsın! Karşı çıkarsan demokrasi düşmanısın. Bu algı yıkılmadıktan sonra dünyadaki sömürü düzeni değişmez! 

ABD öyle de diğerleri masum mu? Fransa’nın yaptığı zulümler? Afrika’da sekiz aylık hamile kadınları mancınıkla fırlatıp, diğer hamile kadınlara seyrettirerek, doğan çocukların daha itaatkâr köleler olur mu zalimliği filmleştirilmeli.  Liverpool limanına günde kaç köle gemisinin geldiği, nasıl paylaştırıldığı,  köleliği kaldıran İngiltere’nin, köle tüccarların zararını karşılamak amacıyla ne kadar tazminat ödediğinin dizileri yapılmalı! 

Aynı batının, İsrail eliyle Filistin’de yaptığı zulmün de mitinglerle, ambargolarla son bulmayacağını görmeyen var mı? Askeri olarak da dünyanın yapabileceği bir şey olmadığını gördük.  

İsrail zalim dediğinde, Yahudi zulüm yapıyor denildiğinde; karşımıza  (anti-semitizm) kavramını koyuyorlar. Biri de çıkıp tarih boyunca yahudilerin bulundukları topraklarda huzuru nasıl bozduğunu, bulundukları ülkelerden niçin kovulduklarını sorgulamıyor! 

Herşey ortada. Rakibin silahı ile karşı koyma zamanı. Öyle belgeseller, diziler, filmler yapılmalı ki, “Gargat ağacı”  dahi utancından sesini çıkaramazsın!